90'lı Yıllar #17

Posted by Anıl | Posted in | Posted on 02:00

"Dön Bak Ayna'ya" belki harçlıklarımdan ayırıp satın aldığım ilk albüm değildi ama çok rahatlıkla söyleyebiliyorum ki dinlemekten en çok eskittiklerimden biriydi. Ortaokulda olmalıyım o yıllarda... Yaşıtlarımın durumu neydi bilemiyorum tabii ama o vakte kadar aşk kelimesinin lugatımda yeri olmamıştı. Haliyle her türlü entrika ve sevda masalının kendine kurulacak bir köşe bulduğu şarkılara kendimi nasıl kaptırıyordum, hâlâ hatırladıkça şaşar kalırım. Bilimadamlarını geç de olsa bu durumu araştırmaya çağırıyorum.

Bu yazının öznesi olan şarkının klibiyle başladı tabii benim Ayna'ya olan hayranlığım. Kral TV'nin arabeskin dibine vurmadığı, mütemadiyen (bu kelimeyi de öyle bir seviyorum ki) popüler Türk müziğinden seçkiler sunduğu yıllardı. Uzatmayayım, "VJ Bülent'li yıllar" desem 'şıp' diye hatırlarsınız aslında.

Neyse... Açıkçası şarkı da klip de beni can evimden yakalamıştı. Şarkının ve özellikle sözlerin neden bu kadar etkilediğini anlamadığımı başta da belirtmiştim ama özellikle gazetelerin üçüncü sayfasından arak bir senaryoyla karşımıza çıkan klibi sahne sahne ezberleyecek noktaya gelmiş olduğumu da şimdi öğreniyorsunuz. Yıllar geçtiktan sonra anlıyorum ki güfte konusunda hakikaten başarılı olan bir şarkının böylesine alakasız bir kliple pazarlanması büyük hata. "90'lı yıllar geçiş dönemiydi" derler ya, bok yemişler afedersiniz. Klipleri atın bir kenara, o yıllar Türk popüler müziğindeki gerek güfte gerekse beste kalitesini günümüz popüler müziğinde bulmak mümkün değil.

Hani yaşımız kemâle erdi... Şarkılarda ilk aradığımız şey müzik değil artık. Satır satır seçiyoruz şarkılarımızı. Kendimizden, yaşanmışlıklarımızdan bir şeyler bulamazsak sahiplenemiyoruz eskisi gibi. Albümün üzerinden geçen 14 senenin ardından rahatlıkla söyleyebiliyorum ki Sen Unutma Beni bana ilk günkünden daha az haz ve duygu yoğunluğu vermiyor. Belki de duygusal gelişimime ciddi ölçüde katkı sağlayan bir ayna oldu. Ayna'ya selam olsun...
-------
Pek çoğumuz "Ayna'daki kel adam" olarak tanıdık Cemil Özeren'i. Hatta 2 gün önceki vefat haberine kadar büyük bir çoğunluk için hâlâ öyleydi. 2012, çocukluğuma ait çok fazla şeyi ve insanı kaybettiğim bir yıl oldu/oluyor. Büyüyoruz... Büyüdükçe etrafımızdaki güzellikler azalıyor. Bir zamanlar bizi mutlu etmeye yeten ufak tefek detaylar bile hatırladıkça can sıkmaya başlıyor. Ve neyi anlıyorum biliyor musunuz? Anılar hiçbir işe yaramıyor!

Comments (0)