Bazen...

Posted by Anıl | Posted in | Posted on 23:30

0

İnsanın kendini hayata bağlı hissettiği anlar da olmuyor değil. Henüz o vakit gelmese de yaz akşamları balkonlardan yükselen kahkahaların, birbirine vuran okey taşlarının ve ince bellinin bir o ve bir de bu köşesine vuran kaşığın çıkardığı sesi İstanbullarda bulamaz insan. Ya da ne bileyim işte, gündüz ne kadar sıcak olursa olsun gece çökünce püfür püfür esen o ılık rüzgârın denizi olduğu kadar perdeyi de dalgalandırarak tende bıraktığı rahatlama duygusunu da özlüyor bir yerde. Şöyle bir bakınca insanı anlamsız bir şekilde mutlu ve hayatta hissettiren şeylerin tamamı küçük şeyler ve detaylar.

Ha'di ula sen de!

Pazartesi Notları #134

Posted by Anıl | Posted in | Posted on 20:05

0

  • Jalapeno güzel şey. Kühne'nin piyasaya sürdüğü cam kavanozlar tercih edilmeli.
  • God of War: Ascension nihayet çıktı. Oynamak içinse önümüzdeki hafta sonunu beklemek zorunda kalacağım, o ayrı.
  • The Walking Dead kadar angarya gelen bir dizi daha hatırlamıyorum. Sıralamaya koyacak olsam "The Walking Dead: The Game > The Walking Dead çizgi roman > The Walking Dead dizi" derim. Dizi öylesine boka sarmış durumda ki hâlâ neden takip ettiğime anlam bile veremiyorum.
  • Gelmiş geçmiş en etkili uyandırma servisi hiç kuşkusuz Chop Suey'dir.
  • Akbank da iktidarın resmi bankasıymış gibi gelmiyor mu size?
  • Kendini intihar etmek gibi bir saçmalık var ya hani, İngilizler de "self-suicide" diyorlar mıdır?
  • Teenage Mutant Ninja Turtles yeni hâliyle ekranlarda. Eski hâline aşina olan biz 90'lı yılların çocukları rahatlıkla burun kıvırabiliriz. Yeni nesil şu çizgi diziyi görüp de "Ninja Kaplumbağalar da bu muymuş?" demez umarım.

Yitirmeden...

Posted by Anıl | Posted in | Posted on 23:25

1

Pinhani güzel grup. Hâlden anlayanlardan... "Durup düşünmeye zamanın olur mu?" diye soruyorlar ya hani, olmuyor hakikaten. Tam bir sene olmuş bugün toprağın altı ile üstünün muhasebesini yapmaya başlayalı. Geriye pek çok hatıra kalmış belki de ama o kişiye ait benimle en alakasız şeye bağladım tüm anıları. Bir yüzük... Koklamaya kalksan kokusunu vermez sana; görmüş geçirmişliği çoktur, sorsan anlatacağı epey vardır ama dili yok heyhat.

İnsan alışıyor. Unutmuyor ama alışıyor. Unutsa koymayacak belki ama alışmak çok koyuyor işte. Daha bir sene öncesine kadar sarılabildiğin, yanında olmaktan mutluluk duyduğun insanın artık olmayışına alışmak canını çok sıkıyor insanın. Bir vakit gelip de anıların bile sönmeye başlayacak oluşu gerçeğiyle yüzleşmenin hissettirdiklerini ise tarif etmeye imkân yok.

Nesnelere anlam yükleyenlere gülerdim. Artık gülünecek bir hâldeyim; sonsuza kadar...

Such A Lonely Day...

Posted by Anıl | Posted in | Posted on 23:30

1



...shouldn't exist!

Loser

Posted by Anıl | Posted in | Posted on 23:25

0

El oğlu güzel bulmuş sözcüğü. "Loser" diyorsun, Türkçe'de net bir karşılığını bulamıyorsun. Peki ben ne yaptım? TDK'ye başvurdum; yakında İngilizce-Türkçe sözlüklerde bu kelimenin karşılığı olarak beni göstermelerini tavsiye ettim. Bu talebimi geri çevirirlerse ne ironi olur ama...

Eline, yüzüne, gözüne de dursun
Buraya kadar, sana uğurlar olsun...

Pazartesi Notları #133

Posted by Anıl | Posted in | Posted on 20:35

0

  • Hızlı bir ay oluyor benim için. Yeni bir iş, yeni filmler, yeni albümler, yeni kitaplar, yeni bir ikamet, yeni oyunlar... Bu blog da hâlâ yeni benim için. Kültür Sepeti unutulmadı tabii ama oydu eski olan.
  • Son bir haftayı Taxim Trio'nun Cafe de Beyoğlu 1 adlı albümünü dinleyerek geçirdim. Biraz tersten gidiyor olacağım ki ilk önce üçüncü albümü edinmiştim. İkinci albümü de en son alırım artık.
  • Yalnız geçtiğimiz günlerde çıkan ve bana göre son on yılın albümü olan The Next Day ile daha bir haşır neşir olacağım gibi.
  • Bu hafta God of War'un yeni oyununun piyasaya çıkacak olması bakımından da ayrı bir öneme sahip. Kratos'un gazabı üzerinize olsun!

Happiness

Posted by Anıl | Posted in | Posted on 00:50

0

"Yüzde ısrar etme, doksan da olur
insan dediğinde noksan da olur.
Sakın büyüklenme, elde neler var
bir ben varım deme, yoksan da olur."

Pazartesi Notları #132

Posted by Anıl | Posted in | Posted on 10:00

0

  • Kışı resmi olarak sonlandırdık. Bu ay, 10 yıllık bir aranın ardından, David Bowie'nin yeni albümü raflardaki yerini alacak. Bunun verdiği heyecan büyük.
  • How I Met Your Mother'ın son yayınlanan bölümü sırf Weekend at Bernie's gibi bir filmi hatırlatması bakımından dahi özeldi.
  • Bu arada, gitti güzelim Playbook.
  • İnsanın beyin ölümü ve bedensel ölümü dışında artık bir de Twitter ölümü var.
  • Lost'u tiye alan güzel bir video'ya rastladım. Kült dizinin RPG'si olsa nasıl olurdu sorusunun cevabı aranmış bir nevi.
  • Dahi anlamındaki "de"nin ayrıl yazılmaması kadar rahatsız eden bir diğer kullanım da "ne .... ne de ...." kalıbının sonunu olumsuzluk ekiyle tamamlamak olsa gerek.

Arada Kaldım

Posted by Anıl | Posted in | Posted on 12:10

0