spor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
spor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Strongest of Them All

Posted by Anıl | Posted in , | Posted on 22:44

0


Tüm zamanların en iyisine...

A Matter of Life and Death

Posted by Anıl | Posted in , , | Posted on 17:10

0

Nick Hornby futbolun neden bir halk sporu olduğunu, gündelik hayata ne denli renk kattığını ve her şeyden önemlisi her sınıftan insanı niye yıllardır peşinde sürüklediğini öylesine güzel bir dille anlatır ki Fever Pitch'de. Kimileri insanın bir futbol takımına ya da tek başına futbolun kendisine gereğinden fazla önem yüklemesine anlam veremez. Bu tutkunun bende hissettirdiklerini uzun uzun anlatabilirim ama Nick Hornby daha iyisini yapmışken sözü ona vereceğim. Hornby, Fever Pitch'in bir bölümünde bu tutkuyu şu sözlerle anlatır:

"İnsanların hayatlarının en güzel anı olarak tanımladıkları anların hiçbiri karşılaştırmak için uygun değil gibi görünüyor. Bir bebeğin doğumu olağanüstü derece coşku verici olmalı; ama içinde o akıl almaz sürpriz duygusu yok ve bu, daha da önemlisi çok uzun sürüyor; bir ödül almak, bir terfi kazanmak da ne son saniye faktörünü ne de o gece hissettiğim elinden bir şey gelmeme duygusunu içeriyor. Peki, birdenbirelik duygusunu yaşatacak başka ne olabilir? Belki piyangodan büyük bir ikramiye vurması ama büyük miktarda para kazanmak, psikolojinin tümüyle farklı bir yanını etkiliyor, içinde futbolun o ortak coşkusu yok. Öyleyse, gerçekten de elimizde bu anı tarif edebilecek hiçbir şey yok. Bütün mevcut seçeneklere baktım. Ne yirmi yıl boyunca iki gözle beklediğim (yirmi yıl boyunca beklenecek başka şey var mı?) ne de hem bir oğlan çocuğu hem bir yetişkin olarak arzu ettiğim başka bir şey hatırlıyorum. Öyleyse lüften sportif başarı anlarını hayatlarının en güzel anı olarak tanımlayanları hoş görün. Merak etmeyin, hayal gücünden yoksun değiliz. Acınası, kuru bir hayatımız da yok. Yalnızca, gerçek hayat daha solgun, sıkıcı ve orada beklenmedik sevinçleri yaşama şansınız daha az."

Futbol insana içinde bir yerlerde birliktelik duygusu barındırdığını hatırlatıyor. İcadından bugüne o kadar güzel hikâyeler vermiş ki, bunlardan birine de dün Ekşi Sözlük'te gezinirken rastladım. Dünyaca ünlü santrfor Didier Drogba'nın Galatasaray formasına kavuştuktan sadece 5 dakika sonra golle tanışması ve bunun bir baba-oğul arasında yarattığı anlık iletişimi anlatan bu kısa entry aynı zamanda bu yazının da sebebi. Şöyle ki;

"Ulan babam kanser yaşasa yaşasa 1 sene yaşar adam artık malesef.
 

Klasik erkek soğukluğu var ya birbirini seversin ama hiç sarılıp öpmezsin babamla da bayramdan bayrama el öpme sırası öpüşürüz ama deli severiz birbirimizi.
 

Drogba golü attı ikimiz de fırladık koltuktan, sarılıp öpüştük lan sevinçten. Bu anı yeter bana, teşekkürler Drogba reyiz."

Fever Pitch

Posted by Anıl | Posted in | Posted on 16:25

0

"Erkeklik, her nasılsa dişilikten daha az soyut, daha kesin bir anlam kazanmış durumdadır. Birçok insan dişiliği bir kişilik özelliği olarak kabul eder; oysa birçok kadın ve erkeğe göre erkeklik, erkeklerin ister kabul, isterse de reddedeceği bir ortak kanılar toplamıdır. Futbol seyretmeyi seviyor musun? O hâlde soul müziği, birayı, insanları yumruklamayı, kadınların göğüslerini avuçlamayı ve parayı da seviyorsunuz demektir. Rugby veya kriket izleyicisi misiniz? O hâlde Dire Straits'i veya Mozart'ı, şarabı, kadınların popolarına çimdik atmayı ve parayı seviyorsunuz demektir. Bu iki kategoriden hiçbirine girmiyor musunuz? Maço, yok almayayım? Bu durumda sizin, yalnızca insanlara yiyecek gibi bakan koca heriflerin Luther Vandross dinlediğini sanan, Michelle Pfeiffer'ın çekiciliğinden bihaber olan pasifist bir vejetaryen olma ihtimaliniz yüksektir.

Bizim de seçme yeteneğine sahip olduğumuzu unutuveriyor insan. Kuramsal olarak, hem futbolu, hem soul müziği, hem de birayı sevmek, fakat öte yandan, örneğin göğüs avuçlamaktan ve popo çimdiklemekten tiksinmek (veya tam tersi) mümkündür. Bir insan hem Muriel Spark'a, hem de Bryan Robson'a tapabilir. İlginçtir ki erkekler aynı anda farklı zevklere sahip olmanın avantajlarının daha çok farkında görünüyor: Feminist bir iş arkadaşım Arsenal'i seyretmeye gittiğime inanamadı; bu inanmazlığın kökeninde, kendisiyle bir keresinde feminist bir roman üzerine konuşmuş olmamız yatıyordu. Nasıl olur da hem o kitabı okur, hem de Highbury'ye giderdim? Mürekkep yalamış bir kadına futbolu sevdiğinizi söyleyin, hemen kadınlar gözündeki erkek sınıflandırmasına giriverirsiniz."

Nick HORNBY

Nazar

Posted by Anıl | Posted in | Posted on 21:15

0

Çok hevesliydik. Dünya Kupası dediğimiz heyecan 4 yılda bir yaşanıyordu sonuçta. Maçların beklenenden sönük geçmesi değil konum. Öyle olsaydı bugünü beklemezdim. Fotoğrafa bakıp yazımın özetini görebilirsiniz aslında.
Geçtiğimiz sezonun başından bu yana Galatasaraylılar olarak dokuz doğuruyoruz. Kewell'in sözleşmesi bitti ve takımda kalıp kalmayacağı - yönetime göre - Dünya Kupası'ndaki performansına göre netlik kazanacaktı. Taraftarın onu takımda görmek istiyor olması bile umrunda değildi birilerinin. Bir kulübün her şeyi olan taraftarın kulüpte neden söz hakkı olacaktı ki? Değil mi ama?
Kewell, Avustralya'nın Almanya ile yaptığı ilk maçı kaçırmıştı. Fakat bugün Gana karşısında maça ilk 11'de başladı. Aylardır süren Kewell özlemimiz giderilecekti bir nebze. Heyhat, ne biz görebildik onu ne de yönetim. Biz görmesek de olurdu gerçi, biz şart gözetmiyorduk en azından. Neyse... Karşılaşmanın 24'üncü dakikasında kırmızı kartla oyun dışında kaldı Kewell. Avustralya'nın kupada grupların ötesine geçmesi neredeyse imkansız olduğu için Kewell oynadığı 24 dakika ile kaldı. Bu saatten sonra Kewell'in takımdaki geleceği üzerine endişem söz konusu... Birilerinin ekmeğine yağ sürüldü ne yazık ki!
Aylardır Kewell'i ağzından düşürmeyen Galatasaray taraftarının nazarı olabilir mi bu? Üzgünüm be blog, çok üzgünüm!