A Matter of Life and Death
Posted by Anıl | Posted in galatasaray, öylesine, spor | Posted on 17:10
Nick Hornby futbolun neden bir halk sporu olduğunu, gündelik hayata ne denli renk kattığını ve her şeyden önemlisi her sınıftan insanı niye yıllardır peşinde sürüklediğini öylesine güzel bir dille anlatır ki Fever Pitch'de. Kimileri insanın bir futbol takımına ya da tek başına futbolun kendisine gereğinden fazla önem yüklemesine anlam veremez. Bu tutkunun bende hissettirdiklerini uzun uzun anlatabilirim ama Nick Hornby daha iyisini yapmışken sözü ona vereceğim. Hornby, Fever Pitch'in bir bölümünde bu tutkuyu şu sözlerle anlatır:
"İnsanların hayatlarının en güzel anı olarak tanımladıkları anların hiçbiri karşılaştırmak için uygun değil gibi görünüyor. Bir bebeğin doğumu olağanüstü derece coşku verici olmalı; ama içinde o akıl almaz sürpriz duygusu yok ve bu, daha da önemlisi çok uzun sürüyor; bir ödül almak, bir terfi kazanmak da ne son saniye faktörünü ne de o gece hissettiğim elinden bir şey gelmeme duygusunu içeriyor. Peki, birdenbirelik duygusunu yaşatacak başka ne olabilir? Belki piyangodan büyük bir ikramiye vurması ama büyük miktarda para kazanmak, psikolojinin tümüyle farklı bir yanını etkiliyor, içinde futbolun o ortak coşkusu yok. Öyleyse, gerçekten de elimizde bu anı tarif edebilecek hiçbir şey yok. Bütün mevcut seçeneklere baktım. Ne yirmi yıl boyunca iki gözle beklediğim (yirmi yıl boyunca beklenecek başka şey var mı?) ne de hem bir oğlan çocuğu hem bir yetişkin olarak arzu ettiğim başka bir şey hatırlıyorum. Öyleyse lüften sportif başarı anlarını hayatlarının en güzel anı olarak tanımlayanları hoş görün. Merak etmeyin, hayal gücünden yoksun değiliz. Acınası, kuru bir hayatımız da yok. Yalnızca, gerçek hayat daha solgun, sıkıcı ve orada beklenmedik sevinçleri yaşama şansınız daha az."
Futbol insana içinde bir yerlerde birliktelik duygusu barındırdığını hatırlatıyor. İcadından bugüne o kadar güzel hikâyeler vermiş ki, bunlardan birine de dün Ekşi Sözlük'te gezinirken rastladım. Dünyaca ünlü santrfor Didier Drogba'nın Galatasaray formasına kavuştuktan sadece 5 dakika sonra golle tanışması ve bunun bir baba-oğul arasında yarattığı anlık iletişimi anlatan bu kısa entry aynı zamanda bu yazının da sebebi. Şöyle ki;
"Ulan babam kanser yaşasa yaşasa 1 sene yaşar adam artık malesef.
Klasik erkek soğukluğu var ya birbirini seversin ama hiç sarılıp öpmezsin babamla da bayramdan bayrama el öpme sırası öpüşürüz ama deli severiz birbirimizi.
Drogba golü attı ikimiz de fırladık koltuktan, sarılıp öpüştük lan sevinçten. Bu anı yeter bana, teşekkürler Drogba reyiz."
"İnsanların hayatlarının en güzel anı olarak tanımladıkları anların hiçbiri karşılaştırmak için uygun değil gibi görünüyor. Bir bebeğin doğumu olağanüstü derece coşku verici olmalı; ama içinde o akıl almaz sürpriz duygusu yok ve bu, daha da önemlisi çok uzun sürüyor; bir ödül almak, bir terfi kazanmak da ne son saniye faktörünü ne de o gece hissettiğim elinden bir şey gelmeme duygusunu içeriyor. Peki, birdenbirelik duygusunu yaşatacak başka ne olabilir? Belki piyangodan büyük bir ikramiye vurması ama büyük miktarda para kazanmak, psikolojinin tümüyle farklı bir yanını etkiliyor, içinde futbolun o ortak coşkusu yok. Öyleyse, gerçekten de elimizde bu anı tarif edebilecek hiçbir şey yok. Bütün mevcut seçeneklere baktım. Ne yirmi yıl boyunca iki gözle beklediğim (yirmi yıl boyunca beklenecek başka şey var mı?) ne de hem bir oğlan çocuğu hem bir yetişkin olarak arzu ettiğim başka bir şey hatırlıyorum. Öyleyse lüften sportif başarı anlarını hayatlarının en güzel anı olarak tanımlayanları hoş görün. Merak etmeyin, hayal gücünden yoksun değiliz. Acınası, kuru bir hayatımız da yok. Yalnızca, gerçek hayat daha solgun, sıkıcı ve orada beklenmedik sevinçleri yaşama şansınız daha az."
Futbol insana içinde bir yerlerde birliktelik duygusu barındırdığını hatırlatıyor. İcadından bugüne o kadar güzel hikâyeler vermiş ki, bunlardan birine de dün Ekşi Sözlük'te gezinirken rastladım. Dünyaca ünlü santrfor Didier Drogba'nın Galatasaray formasına kavuştuktan sadece 5 dakika sonra golle tanışması ve bunun bir baba-oğul arasında yarattığı anlık iletişimi anlatan bu kısa entry aynı zamanda bu yazının da sebebi. Şöyle ki;
"Ulan babam kanser yaşasa yaşasa 1 sene yaşar adam artık malesef.
Klasik erkek soğukluğu var ya birbirini seversin ama hiç sarılıp öpmezsin babamla da bayramdan bayrama el öpme sırası öpüşürüz ama deli severiz birbirimizi.
Drogba golü attı ikimiz de fırladık koltuktan, sarılıp öpüştük lan sevinçten. Bu anı yeter bana, teşekkürler Drogba reyiz."
Comments (0)
Yorum Gönder