Evrendeki her kavramın, duygunun çıkış noktası sevgi olmalı... Aksi takdirde savaşları, her gün patlayan bombaları, dargınlıkları, kırgınlıkları kimseye anlatamayız. Özellikle de kendimize... İnsanoğlu değil midir bir sevgi timsali olarak yükselen bebeklerden katil yaratan? Maalesef okuduklarıyla değil de gördükleriyle rotasını çizen bir varlığız. İşin sürekli kolay kısmına tutunuyoruz. "Silah çıktı mertlik bozuldu" nidalarıyla suçu objelere atmak da bu yola çıkarıyor bizi. Öfkeyi, nefreti, hor görmeyi beynimizde filizlendirdikten sonra kime ne anlatabiliriz ki? Bir insanın faşist addedilmesi için diğerlerini ötekileştiriyor olması yeterlidir. Sırf kafamızdaki insan profiline uymadığı için kaç kişi küçük görmüşüzdür bugüne kadar? Küresel dünyanın küresel sorunudur bu...
Sevginin başladığı yer doğumdur. İnsanın kaderi o an tayin edilir. Bir çocuğun sevgisiz büyüyebilmesi mümkün müdür? Hissedemez mi sanıyorsunuz? Büyük bir yanılgı! Çocukların hissiyatının ne denli geniş olduğunu basit bir incelemeyle bir ortaya çıkarabilir insan. Kuzenimin 3 yaşında dünyalar güzeli bir kızı var. Kalabalık ortamlarda benden daha fazla gördüğü şahıslar yerine beni tercih etmesini tek bir şeye yorabiliyorum ben. Çünkü ona bu sevgiyi hissettiriyorum ben. Çünkü kendi kızım olsaydı bu kadar sevebilirdim herhalde. Bir insanın çocukluk süreci yetişkinliğini büyük ölçüde etkilecektir. Çünkü söz konusu evrede tüm duygular aşırı hızlı yaşanacaktır. Bilinçaltı kanserli düşünceleri zihinden atacaktır...
Jeremy "Powder" Reed... Doğumu sırasında annesinin ölümüne neden olmuş, farklılığı nedeniyle henüz kundaktayken babası tarafından terk edilmiş albino bir genç... Onu diğerlerinden ayıran tek şey dış görünüşü değil aslında. Sahip olduğu telepatik ve paranormal yetileri sayesinde bir anda yabancı bir portre çizer dış dünyaya. Bir evin bodrum katında yıllarca büyükannesi ve büyükbabası tarafından büyütülen Powder'a onların vefatıyla birlikte dış dünyanın kapıları açılır. Bilimadamlarının önünde dünyanın gelmiş geçmiş en zeki adamıdır, halkın gözünde ise uzak durulması gereken bir yabancı... Tüm bu kargaşının arasında Powder, evi olarak nitelediği gerçeği arayış içerisindedir.
1995 yılında beyazperdede yer alan ve bugüne kadar sinemanın satır aralarına hapsolmak zorunda kalmış bir film Powder. Bunda yönetmen Victor Salva'nın 12 yaşındaki bir oyuncuya sarkıntılıktan suçlanmış olmasının payı büyük. Disney'in büyük umut beslediği proje, Salva'nın yönetmenlik koltuğuna oturmasıyla eleştirilere maruz kalınca, Disney beklediğini bulamadı. Bu da filmin hak ettiği değerden uzak kalmasına yol açtı.
Benzer hikâyelerin sıklıkla yer aldığı bir sanat dalında anlatım tarzıyla farklılığını hissettiren, IMDb'de aldığı puanın rahatlıkla üzerinde puanlanabilecek bir yapım Powder. Bu filmin bünyede bıraktığı etkiyi bir de Tim Burton'un Edward Scissorhands'inde bulabilirsiniz. Ötekileştirmenin dibine kadar yaşandığı bir coğrafyada belki de tekrar izlenmesi gereken bir film.
Sevginin başladığı yer doğumdur. İnsanın kaderi o an tayin edilir. Bir çocuğun sevgisiz büyüyebilmesi mümkün müdür? Hissedemez mi sanıyorsunuz? Büyük bir yanılgı! Çocukların hissiyatının ne denli geniş olduğunu basit bir incelemeyle bir ortaya çıkarabilir insan. Kuzenimin 3 yaşında dünyalar güzeli bir kızı var. Kalabalık ortamlarda benden daha fazla gördüğü şahıslar yerine beni tercih etmesini tek bir şeye yorabiliyorum ben. Çünkü ona bu sevgiyi hissettiriyorum ben. Çünkü kendi kızım olsaydı bu kadar sevebilirdim herhalde. Bir insanın çocukluk süreci yetişkinliğini büyük ölçüde etkilecektir. Çünkü söz konusu evrede tüm duygular aşırı hızlı yaşanacaktır. Bilinçaltı kanserli düşünceleri zihinden atacaktır...
Jeremy "Powder" Reed... Doğumu sırasında annesinin ölümüne neden olmuş, farklılığı nedeniyle henüz kundaktayken babası tarafından terk edilmiş albino bir genç... Onu diğerlerinden ayıran tek şey dış görünüşü değil aslında. Sahip olduğu telepatik ve paranormal yetileri sayesinde bir anda yabancı bir portre çizer dış dünyaya. Bir evin bodrum katında yıllarca büyükannesi ve büyükbabası tarafından büyütülen Powder'a onların vefatıyla birlikte dış dünyanın kapıları açılır. Bilimadamlarının önünde dünyanın gelmiş geçmiş en zeki adamıdır, halkın gözünde ise uzak durulması gereken bir yabancı... Tüm bu kargaşının arasında Powder, evi olarak nitelediği gerçeği arayış içerisindedir.
1995 yılında beyazperdede yer alan ve bugüne kadar sinemanın satır aralarına hapsolmak zorunda kalmış bir film Powder. Bunda yönetmen Victor Salva'nın 12 yaşındaki bir oyuncuya sarkıntılıktan suçlanmış olmasının payı büyük. Disney'in büyük umut beslediği proje, Salva'nın yönetmenlik koltuğuna oturmasıyla eleştirilere maruz kalınca, Disney beklediğini bulamadı. Bu da filmin hak ettiği değerden uzak kalmasına yol açtı.
Benzer hikâyelerin sıklıkla yer aldığı bir sanat dalında anlatım tarzıyla farklılığını hissettiren, IMDb'de aldığı puanın rahatlıkla üzerinde puanlanabilecek bir yapım Powder. Bu filmin bünyede bıraktığı etkiyi bir de Tim Burton'un Edward Scissorhands'inde bulabilirsiniz. Ötekileştirmenin dibine kadar yaşandığı bir coğrafyada belki de tekrar izlenmesi gereken bir film.
Comments (0)
Yorum Gönder